Günümüzde nezle, sinüzit, burun tıkanıklığı, allerjik rinit gibi hastalıkların tedavisinde çeşitli burun damlası ve/veya spreylerinden faydalanılmaktadır. Temel olarak üç farklı burun spreyi bulunmaktadır; bunlardan birincisi okyanus suyu veya deniz suyu olarak sınıflandırılan farklı oranlarda tuz içeren su çözeltileridir ve uzun süre kullanılmalarının getirdiği bir yan etki sorunu yoktur. Keza kortizon içeren yeni jenerasyon burun spreylerinin de 2 yaşından büyük hastalarda uzun süre (3-6 ay) kullanılmalarının güvenli olduğu belirtilmektedir. Buna karşın oldukça yaygın olarak kullanılan ve içeriğinde xsilometazolin hidroklorür, oksimetazolin ve tetrahidrazolin HCL (otrivine, xylo-comod, iliadin, burnil isimleri ile piyasada bulunmaktadırlar. Burun damlaları zaman içerisinde bağımlılık yaparak başlı başına bir sorun olmaktadırlar. Ulaşılması çok kolay olan bu tür burun damlalarının aslında 5-7 günden fazla kullanılması önerilmez, dolayısıyla mutlaka doktor kontrolünde tedaviye devam edilmesi gereklidir.
Bağımlılığın başlaması;
Burun tıkanıklığı nezle, sinüzit ve allerji gibi birçok nedene bağlı olarak çok sıkça rastladığımız bir şikayettir. Burun açıcı damlalar (xsilometazolin hidroklorür, oksimetazolin ve tetrahidrazolin HCL içerenler) birkaç dakika içerisinde burunu açarak hastanın rahat nefes almasını , gece rahat uyumasını sağlayan burun damlalarıdır. Etkilerini burun içerisindeki şişliği gidererek ve konka ismini verdiğimiz burun etini küçülterek gerçekleştirirler. İlk kullanımlarında yaklaşık 6-8 saat kadar etkileri sürmekte bu sürenin sonunda ise semptomlar yeniden ortaya çıkmaktadır. Kullanımı tavsiye edilen 5-7 gün içerisinde asıl hastalık tedavi olursa artık burun açıcı damlalara gerek duyulmaz. Sık enfeksiyon geçiren, ağır allerjisi olanlar ve burun damlasının getirdiği konforu öğrenen hastalar ne yazıkki burun tıkanıklığı şikayeti tekrar başgösterdiğinde hemen ilacı kullanma eğilimi göstermektedir. Başlangıçta haftada bir kez gibi oldukça masum bir kullanım gözlenirken zaman içerisinde kullanım sıklığı artmaktadır. Bunun sebebi ise kullanım arttıkça ilacın etki süresinin kısalmasıdır. Belirli bir eşik geçildiğinde ise hasta burun damlası kullanmadan rahat nefes alamamaya ve evinde, işyerinde, çantasında, arabasında ilacı bulundurmaya başlar; onsuz bir hafta sonu geçiremez ve tatile gidemez. Bağımlı hastaların birçoğu çevrelerinde ki tüm eczanelerin yerini ezbere bilirler. Bu duruma ilaçla gelişmiş burun tıkanıklığı anlamında “rhinitis medicamentosa” ismi verilmektedir. Temel mekanizma başlangıçta ilaç ile küçülen konka ismi verilen burun etlerinin reaksiyoner olarak daha çok şişmeleridir.
Herhangi bir hastalık hali söz konusu olmaksızın birkaç saat ara ile burun açıcı sprey kullanılıyorsa bağımlılık olarak değerlendirilmelidir. Bu hastaların bir kısmı burun tıkanıklığı sebebiyle gece uykularından uyanarak burun damlası kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Günümüzün iş temposu, çocukların olması, kronik uykusuzluk ve bunlar gibi birçok günlük problem nedeniyle; insanlar deliksiz bir uyku adına burun açıcı damla/sprey kullanmadan uyuyamazlar.
Burun açıcı sprey ve damlalarına olan bağımlılık beyinde oluşan bir etkiye bağlı olarak gelişmez. Bağımlılık sadece burundan rahat nefes alma ihtiyacının karşılanması için geliştirilen bir bağımlılıktır. Burundan tekrar normal nefes alınmaya başlanması halinde bağımlılık tamamiyle kaybolur. Burun damlasının mentollü olup olmamasının bağışıklık geliştirilmesinde bir rolü de yoktur.
Bağımlılığın yan etkileri;
Burun açıcı spreylerin en büyük yan etkisi yukarıda da bahsedilen “rhinitis medicamentosa” adı verilen sürekli bir burun tıkanıklığı hali oluşturmasıdır. Bunun dışında burunda ve burundan emilerek kan dolaşımına geçmesi nedeniyle kısa süre içerisinde oluşmasa da bir çok başka yan etkiye sahiptir. Hastalarda burun damlası kullanımının hayat boyu devam etmesi mümkündür ve bu durumda yan etkilerinin görülmesi de kaçınılmaz olmaktadır. Burunda görülen diğer yan etkiler enfeksiyona yatkınlık, iritasyon, kuruma ve zaman zaman oluşan burun kanamalarıdır. Kan dolaşımında uzun süre bulunması halinde ise görülebilecek bazı yan etkiler şunlardır:
-
Kalp hızında artma, çarpıntı ve aritmi ismi verilen kalp ritm bozuklukları
-
Görme bulanıklığı
-
Başağrısı, başda dolgunluk hissi
-
Bulantı
-
Aşırı sinirlilik, uykuya geçmede bozukluk ve bazı uyku hastalıkları
-
Solunumun yüzeyelleşmesi ve bazı solunum yolu hastalıkları
-
Göz kapaklarında ve yüzde şişkinlik hali
Hastanın kendisinde bazı hastalıkların olması ve/veya genetik yatkınlığın bulunması halinde bu yan etkilere daha sık rastlanabilmektedir. Sürekli olarak burnundan nefes almayı düşünmek, bir yandanda bağımlı olmanın getirdiği duygu durum bozukluğu birçok hastada depresyona ve anksiyeteye yol açar.
Bağımlılığın tedavisi;
Burun damlası bağımlılığı (rhinitis medicamentosa) tanımlandıktan sonra hastanın yapması gereken ilk şey burun damlasını kullanmayı bırakmasıdır. Aslında alışkanlık geliştikten sonra burun damlasının bırakılması süreci oldukça zordur. Hastanın günlük hayat kalitesi genellikle oldukça bozulur ve uyku düzensizliğinden, konsantrasyon bozukluğuna, tat alamamadan başağrısına kadar birçok sorun günlük hayat stresi içerisinde hastayı zorlamaktadır. Bağımlılığın terkedilmesi süreci en az bir-iki hafta sürmektedir; bu esnada geçirilen nezle, grip veya sinüzit gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonu herşeyi bozmakta süreci başa taşıyabilmektedir. Eğer hasta sabırlı olmaz ve direnci çabuk kırılırsa bağımlılıktan kurtulmasıda mümkün olmamaktadır. Bu süreç içerisinde hastaya yardımcı olabilecek ilaçlarda mevcuttur; yazının başında bahsedilmiş olan ve içerisinde kortizon içeren burun spreyleri en çok kullanılanlardır. Bunun dışında burnu tuzlu su çözeltileri ile temizlemek faydalı olabilir. Bu iki burun damlasıda uzun süreli kullanılabildiğinden rahatlıkla faydalanabilen ilaçlardır ancak burun açma konusunda asla bağımlılık yapanların yanına yaklaşamazlar. 1997 yılında Graf , Hallen, Enerdal ve Juto’nun yaptığı çalışmada kortizonlu burun spreylerinin bu tür hastalarda burun hava akımını artırmada etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Bağımlılık yapan ve içeriğinde xsilometazolin hidroklorür, oksimetazolin ve tetrahidrazolin HCL (otrivine, xylo-comod, iliadin, burnil) olan damlaların bırakılma sürecinde damla birdenbire kesilebilir yada doz göreceli olarak azaltılarak bırakılmaya çalışılabilir. Örneğin gece uyumadan önce sadece bir burun deliğine ilacı kullanarak dozu azaltmaya çalışmak bir yöntem olabilir. “cold turkey” olarak adlandırılan birden bire ilacın kullanımının bırakılması en etkin yöntem olmakla birlikte hastaların ancak çok az bir kısmı (%5-10) bunu başarabilmektedir.
Tedavide faydalanılan bir diğer ilaç türü ağızdan kullanılanlardır. Psödoefedrin içeren dekonjestanlar (burnu açan ilaçlar) ve kortizon içeren tabletler belli başlı olanlardır. Yan etkileri nedeniyle ancak 5 ila 10 gün kadar kullanılabilen bu ilaçların başarı şansı da çok yüksek değildir.
Bağımlılığın asıl nedeni burundan nefes alma isteği olduğundan konka ismi verilen burun etlerinin cerrahi müdahaleler ile küçültülerek rahat nefes alınmasının sağlanması en radikal yaklaşımdır. Yukarıda bahsedilen tedavilerden başarı sağlanamadığı takdirde konka’ların küçültülmesi işlemine başvurulur. Bu cerrahi müdahalede çeşitli yöntemler olmasına karşın günümüzde yaygın olarak kullanılan modern yöntem radyofrekans ile konkaların küçültülmesi işlemidir. İşlemin temel prensibi büyümüş olan burun etlerinin içerisine radyofrekans ile enerji verilmesi ve dokunun büzüşerek iyileşme süreci sonunda belirgin olarak küçülmesidir. Küçülme sağlandıktan sonra hasta rahat nefes almaya başlayacağından burun damlasını kullanmak artık aklına gelmeyecektir.
Bağımlılık başladıktan sonra hastayı zorlu bir süreç bekler; dolayısıyla bağımlılık yapan damlalardan mümkün olduğunca uzak durulmalı kullanılmaya başlandıysa 5-7 gün sonrasında kullanım sona erdirilmeli, hasta sorunlarının devam ettiğini düşünüyorsa mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.